Yeni bir TV pembe dizisi yaratmam gerekiyordu. Daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştım. Ben bir sanatçı, bir ressamdım ve kendimi otuz TV profesyonelinin karşısında dikilirken buldum. Bana sabırsızlıkla ve ümitle bakıyorlardı. İşi kabul ettiğimde beni nelerin beklediğini bilmiyordum. Dubai TV kanalı benden Central Saint Martins’teki öğrencilerim için geliştirdiğim yaratıcı seminerleri vermemi istemişti. CSM o atölyeleri daha geniş bir kitle için erişilebilir hale getirmişti. TV kanalı beni Dubai’ye uçurdu ve Dubai Hilton’da bir oda, bir şoför ve limuzin, masraflar, çalışmalar derken lükse boğdu. Kendimi onlara borçlu hissederek hakkıyla hazırlanmıştım. Onca yol teptikten sonra önemli bir şeyi atladığımı fark etmek istemiyordum.

Seminer verebilmem için beş yıldızlı bir otelde bir konferans salonu kiralamışlardı. Yapım ekibiyle tanışmak için içeri buyur edilirken müdür bana dönüp, “Ah, bu arada seminer yerine Dubai’de geçen yeni bir pembe dizinin yaratılmasına yardım etmenizi istiyoruz” dedi: Bomba etkisi yaratmıştı. Bütün hazırlığım boşa gitmişti. Hevesli yapım ekibinin karşısına geçtim. Salon buram buram servet ve refah kokuyordu; işlemeli masa örtüleri, oymalı sandalyeler ve ileri teknoloji ekranlar her yerdeydi. Rahatsızlık duydum. Ben duvarlarına boya sıçramış sanat stüdyolarına, çıplak zeminlere ve özgürce hata yapılabilen yerlere alışıktım, Kendimi tanıtan kısa bir konuşma yaptım; aslında zaman kazanmaya, ne yapacağıma karar vermeye çalışıyordum. Bu salonda yaratıcı herhangi bir şey üretemeyeceğimi biliyordum; dekorasyonuna bir servet harcamışlardı. Bozmam gerekecekti. Otel personelinden rahatsızlık vererek bütün masa ve sandalyeleri dışarı çıkarmalarını istedim. İnsanların rahat ve gevşemiş bir halde oturmasını istemiyordum. Salon boşalınca kendimi daha iyi hissettim. Bir ressam için bos bir tuval, bir yazar için boş bir kağıt neyse o hale gelmişti. Ancak katılımcılar rahatsız olmuş görünüyordu.

TV kanalı yeni bir pembe dizi yaratmakta zorlanıyordu çünkü bütün fikirleri önceden tahmin edilebilecek sıkıcı fikirlerdi. Benden onları yeniden diriltmemi istiyorlardı. Bütün fikirlerini silip sıfırdan başlamanın daha kolay olacağını söyledim. Eskileri kurtarmaya çalışarak vakit kaybetmek yerine yeni fikirler düşünmek daha iyi olacaktı. Bu önerim canlarını sıktı.

Senaryo ekibi, kameramanlar, yapım personeli, ses teknisyenleri, set tasarımcıları, kostüm tasarımcıları ve diğerlerinin yaratıcı düşünceyi boğan bir tavırları vardı: “Ben bu işi yıllardır yapıyorum. Uzmanım. Bunu düzgün bir şekilde yapmak için eğitildim, ne yaptığımı çok iyi biliyorum.” Her şeyi hep yaptıkları gibi yapmak istiyorlardı. Zihinlerini yeni metotlara açmadıkları sürece onlarla çalışmayacağımı biliyordum.

Rollerini değiştirdim. Kameramanlara senaryo fikirleri üretmelerini, kostüm tasarımcılara karakter uydurmalarını, ses teknisyenlerine mekân düşünmelerini vb. söyledim. Öfkelenmişlerdi. Onları denemeye ikna etmem gerekti. Bir süre sonra rahatlayıp işe koyuldular. Başarısızlık korkusu kaybolmuştu çünkü beklentinin ağırlığı üstlerinden kalkmıştı. Artık korumaları gereken bir itibarları yoktu çünkü yapmak için eğitildikleri şeyi yapmıyorlardı. Doğaçlama yapıyorlardı. Rahat rahat takılıyorlardı. Yeni, orijinal fikirler yağmaya başladı. Eğleniyorlardı.

Özgürleşmişlerdi. Heyecan verici karakterleri, sıra dışı mekânlar ve yenilikçi replikleri olan yeni senaryolar yarattık. Aktörleri provaya sokup “olması gerektiği gibi” çekmeye başlamak istediler. Onlara bunun hep yaptıkları bir şey olduğunu söyledim. Onun yerine rolleri onların üstlendiği kabataslak bir bölüm çektik. Filme alırken doğaçlama olarak sıra dışı ve ilginç fikirler ürettiler. Ben İngiltere’ye döndükten sonra ham fikirleri daha fazla geliştirmeye devam ettiler. Pembe dizi yayına girdi. Dubai için benzersiz ve tamamen farklı bir şey oldu. Süreç sonucu belirledi. Tecrübesizlikten sonuna kadar istifade edin.

Yeni başlayanların her zaman taze bir bakış açısı olur. Amatörler ve profesyonel olmayanlar yeni fikirlere açıktır, her şeyi deneyebilirler. Nasıl yapılması gerektiğini” bilmezler ve henüz belli bir metotta kök salmamışlardır. Onlar için hiçbir şey “yanlış” değildir çünkü neyin “doğru” olduğunu bilmezler. Usta, uzman ya da yetkili olmaktan kaçınmak önemlidir. Bir usta sürekli geçmiş tecrübelere gönderme yapar. Geçmişte işe ne yaradıysa onu tekrarlarlar. Bilgiyi kendini tekrar eden bir ritüele dönüştürürler. Uzmanlıkları kısıtlayıcı bir deli gömleğine dönüşür. Dahası ustalar yılların tecrübesine sahip olduklarını iddia ederler. Aslında yaptıkları bir yılın tecrübesini sürekli tekrarlamaktır. Yeni metotları ustalıklarına tehdit olarak görür ve bastırmanın peşine düşerler.

Kendinize ve şirketinize yeni bir soluk getirmek için bir gününüzü değerli ama üstünde çalışıyor olmanız “gereken” şeyden farklı bir şeye ayırın. İşleri değiş tokuş etmek yeniliği teşvik eden bir ortam yaratır. Durmadan aynı şeyleri yapmanın farklı yollarını arayın ve halihazırda bildiklerinizi tekrarlamayın. İşleri alışıldık şekilde değil, alışılmadık şekilde yapın.

“Nasıl yapılacağını bildiğim şeyleri zaten yapmışımdır. Bu yüzden her zaman nasıl yapılacağını bilmediğim şeyleri yapmalıyım. “Eduardo Chillida”